Özel kanalların çıkışı ve çoğalmasıyla beraber her dönemde sükse yapan ve sansasyonel yapımlar ortaya çıktı. Bunun içerisinde müdahaleler ve izlenme odaklı yaklaşımlı değişiklikler her zaman yapıldı. Buraya kadar bir sorun yok ancak artık internetin gücü müdür nedir izlenme oranları düştükçe tv kanalları ne yapacağını şaşırmış duruma geldi.
Kurgu ile Sahtecilik Birbirine Girdi
Kurgu olabilir ama yalan ve sahtekarlık üzerine artık yapımlar yayınlanmaya başlandı ve izleyici resmen aptal yerine konuyor. Ya da daha vahimi izleyici algısı öyle değiştiriliyor ki ayıp, örf, adet olayı iyice dokusunu kaybediyor. İnsanların birbirine yaklaşımı o kadar adice ve yalan ki insanlar bunu normal hayatta da uygulamaya başladılar. İnsanlardaki güven ve saygı anlayışının içini o kadar oydular ki insanlar izledikleri şeyleri normal hayatta da normal karşılar oldular. Şaşırmamayı adeta aşılıyorlar.
Tüketim Canavarlığı ve Mali Kaygılar
Tek önemli olan bu kazan kazan olayı. Toplum bilinci falan hikaye. İnsanlar paraya o kadar alıştırılıyorlar ve korkutuluyorlar ki her şeyi yapmaya razı oluyorlar. Kavga etmeye, hakaret etmeye, her şeye… Bu durumla ilgili RTÜK denen yapı standart bir konumda tamamen siyasi çalıştığı çok açık. Halbuki özerk olup tamamen toplum duyarlılığı üzerine çalışması gerekirken uğraştığı ve gündeme geldiği şeyler çok başka.
Sevginin ve Saygının İçi Boşaldığında
Bazı kavramlarla oynarsanız zamanla suyu çıkar. Eski özelliğini yitirmeye başlar. Sevgi ve saygı algısı ile oynamak toplum nezdinde çok tehlikelidir. Malesef TV kanalları bunu gözetmiyor. Kendi mekanizmaları tamamen haklılık sözleşmelerine göre işliyor. Ancak toplum zamanla çözülen bu algı dünyası içerisinde dışarıda gerçek reaksiyon veriyor.
Bu yazıyı uzatabilirim, direk olarak örnekleriyle açıklayabilirim ana siz zaten anlamışsınızdır. Her şeyin taklit edildiği, her şeyin yaşandığı programlar sadece kendini tüketmekle kalmıyor insandaki bazı duyguları da köreltiyor bunun farkına varmak gerekiyor.