İnsanlar tarıma başladığı çağdan bu yana bitki ve hayvanlara istedikleri gibi müdahale etmek, yetiştirdikleri bitki ve hayvanlardan daha hızlı ve daha fazla verim almak için uğraşıyor.

Teknolojinin ve bilimin gelişmesi beraberinde GDO gibi insan sağlığına zararlı çalışmaların yapılmasına da ortam hazırladı. GDO Nedir, diye az önceki soruyu yinelediğimizde şu cevap karşımıza çıkıyor. GDO, insan sağlığına zararlı olmasına karşın ekonomiye olan yararından dolayı ve dünyadaki 7 milyar insana yetecek ürünü yetiştirmenin başka bir yolu olmadığı öne sürülerek bitki ve hayvanların gen dizilimini değiştirmek şeklinde tanımlanıyor.

GDO nedir sorunun daha bilimsel yanıtları da mevcuttur.

Bu cevaplardan en anlaşılır olanı şu şekilde özetlenmektedir. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO), herhangi bir canlıdan ötekine gen taşıma, bir nevi kes-yapıştır ve çoğalt işlemi olup, gen mühendisleri tarafından gerçekleştiriliyor. Daha hızlı ve daha çok verim almak istenilen bitkilere ve hayvanlara GDO müdahalesi yapmak için öncelikle canlının hızlı ve çok üretilmesini sağlayan “uygun gen” tespit ediliyor ve bu gen canlının DNA’sından kesilerek çıkarılıyor. Daha sonra vektör denilen taşıyıcı virüs yoluyla bu gen bir başka canlının DNA’sına yapıştırılıyor. Böylece GDO’lu bitki veya GDO’lu hayvanlar meydana geliyor.

Bu yöntemle elde edilen canlılar daha dirençli oluyor.

GDO’nun bir diğer amacı ürünlerin raf ömrünü uzatmaktır. Çünkü genetiği değiştirilmiş organizmalar; ilaçlara, bitkinin çürümesine neden olan zararlı virüslere ve meydana gelebilecek diğer olumsuz şartlara daha dayanıklı oluyor. Böylece ürün, tüketiciye ulaşıncaya kadar üretildiği an ki tazeliğini koruyor. Daha doğrusu biz onun taze olduğunu zannediyoruz. Aslında bu ürünler, GDO’lu ve insan sağlığına oldukça zararlıdır.